![]() |
|
|
![]() |
|
![]() Bakugan Oyunları ![]() Geta Oyunları ![]() Altın Avcısı ![]() Zuma ![]() Friv |
![]() |
|
Seçenekler |
![]() |
![]() |
||
![]() ![]()
Mesajlar: 7
|
arkadaşlar deterjanın ekolojiye etkileri adlı dönem ödevim var yardımcı olursanız çok sevinirim
![]() |
||
![]() |
![]() |
Bu mesaj için buse15 kullanıcısına teşekkür edenler: |
sinem798 (14.04.10)
|
Sponsor |
![]() Araba Oyunları ![]() Beceri Oyunları Kız Oyunları ![]() Macera Oyunları |
![]() |
![]() |
||
![]()
Mesajlar: 290
|
Deterjan ekolojiyi etkilemez çünkü tüm maddeler bitki özüne dayanır..fakat deterjanların çevreye en büyük zararı ise, suda çözünmeden kalan deterjan atıkları denizlere ulaşarak deniz suyundaki tuzun etkisiyle köpürme yetelerini kaybederek su üzerinde film tabakası oluşturmalarıdır.bu film tabakası suya oksijen girişini engeller
deterjan ve sağlık üstüne BİA - Yıllardır söylenip duruyor, o yüzden de deterjanı nasıl kullanacağımız ve kullandıktan sonra nasıl durulacağımız konusunda pek çoğumuz yeterince bilinçlendik sayılır. Ama bunu bilmek bizi deterjanın zararlarından korumaya yetmiyor. Tabaklarımızı belki yeterince duruluyoruz ama deterjanın ellerimize olan etkisini engelliyemiyoruz. Deterjan alerjisi, pek çok kadının başının belası. * Deterjanlar vücuda olduğu kadar doğaya da yabancı olan kimyasal madde. Bu kimyasal madde vücuda girdiğinde, hatta deriyle temas ettiğinde tahriş edici (iritan) bir madde özelliğini taşıyor. Bu maddelere karşı çok hassas olan ya da hassas olmayan kişiler var. Yani herkese aynı etkiyi göstermiyor. Cinsiyet, derini rengi ve yaş önemli. * Daha esmer kişilerde deri hastalıklarına yakalanma oranı çok daha düşük. Açık renklilerde bu oran daha yüksek. Kadın cildi erkek cildine göre daha ince olduğu için daha hassas. Ayrıca kadınlar (maalesef) bulaşık, çamaşır gibi işlerle daha çok haşır neşir oldukları için, etkilenme riskleri daha fazla. * Hassas ciltlerde, deterjanın içindeki tahriş edici madde cildi sürekli olarak etki altında bırakıyor. Bir süre sonra halk arasında egzama denilen tıbbın kontak dermatit dediği hastalıklar oluşuyor. * Bu hastalıklarda önce hafif bir kırmızılık oluyor, elde yanma başlıyor. Daha sonra kırmızılıklar gelişiyor. Daha hassas kişilerde daha da ilerlediğinde gözlerde şişlik meydana geliyor. Bu iritan madde yıllardır temizlik maddeleriyle süren temasın birikimi sonucu bu etkiyi gösteriyor. * Deri kan damarlarıyla ve sinirlerle zengin bir organ. Parmak uçlarımızda sinir topuzları ve onları besleyen kan damarları var. Derinin gözeneklerinden yani porlardan giren madde, bütün kanımıza, oradan da bütün vücudumuza yayılıyor. Ve vücut yabancı bir maddeye gösterdiği tepkiyi gösteriyor. İşte o zaman da alerji dediğimiz olay meydana çıkmış oluyor. Vücudun çeşitli yerlerinde alerjiler görülebiliyor. Yani yalnızca elle temas edilse bile alerji vücudun diğer bölümlerine yayılabiliyor. Tabii bu kişiden kişiye değişen bur durum. * Sabunlar da masum değil. Sabunun zararı içindeki katkı maddesine göre değişiyor. Kalevi, potasyum hidroksit cilde ve biyolojik varlığımıza zararlı bir madde. . Sabunların içinde donyağı var. Onları kalevi ortamda sabunlaştırıyorlar. Gliserinli ortamda daha az kalevi ile hazırlanan yumuşak sabunlar daha sağlıklı.. Zeytinyağlı ve gliserinli sabunlar cilt için daha uygun. Vücudumuzun asitik ort***** denk olanları seçip bulaşıkta ve vücudumuzun temizliğinde onları kullanmamız gerekiyor * En iyisi elle yıkanan bulaşıkta deterjan kullanmamak ya da bulaşık sırasında eldiven kullanmak. Ama alerjiye yatkın kişiler, kimyasal bir madde olan eldivene karşı da duyarlılık gösterebilirler. Bu durumda patiska ya da penyeden hazırlanan bir eldivenin üzerine eldiven kullanılabilir. * Deterjan alerjsiyle karşılaştığımız zaman ilk yapılacak iş, o maddeden tamamen uzak kalmak. Daha sonra ise deri için ilaç kullanmanın yanı sıra vücuda giren yabancı maddeleri temizlemek üzere antihist*****k ilaçlar kullanmak. Bulaşık deterjanları zararları Piyasada satılan bulaşık deterjanlarının çoğunda yüksek düzeyde fosfat ve klor bulunur. Yanlışlıkla yutulursa çok önemli sağlık sorunlarına yol açar. Bu nedenle bulaşıklarınızın çok iyi durulanması gerekir. Düşük düzeyde klor gazları tehlikesiz kabul edilse de bulaşık yıkama süreci boyunca, küçük miktarlarda dışarı verilen klorun etkisiyle oluşan solunum zorluğu, göz yanması, yorgunluk, baş ağrısı gibi semptomlara yol açabilir. Bunun yanında klor, kanalizasyon sistemine karıştığında organiklerle birleşerek son derece tehlikeli bir kimyasal madde olarak bilinen trihalometanı meydana getirir. Klor aynı zamanda kanalizasyon sistemindeki maddeleri parçalama fonksiyonu olan yararlı bakteri ve mikroorganizmaları da çabucak öldürür. Bulaşıklar için kullanılan deterjanların da ana maddeleri petrol kaynaklı ve bu sebeple bakterilerce ayrıştırılıp doğaya tekrar kazandırılamıyor, genellikle de çeşitli kimyasal katkı maddeleri, sentetik esanslar, kokular ve renklendiriliciler içeriyor. Çamaşır deterjanları zararları Çamaşır ürünlerinin çoğu doğal ortamda ayrıştırılıp geri kazanılmayan malzemeler; fenol, amonyak, naftalin ve diğer zararlı kimyasal maddeleri içerirler. ÇEVRE SAĞLIĞI VE DETERJANLAR İnsan ve diğer canlıların yaşam ortamı olan su, hava ve toprağın endüstriyel teknolojinin gelişmesine paralel olarak çeşitli sentetik maddeler ve diğer toksik atıklarla hızla kirlenmeye yüz tutması daha şimdiden Dünyanın bir çok yöresini yaşanmaz duruma getirmiştir. Çevreyi koruyucu önlemler almadan gelişi güzel sanayileşen ülkelerde denetimsizlik, düzensiz kentleşme, hızla artan nüfus ya da toplumun eğitimsizliğinden kaynaklanan sorumsuzluk sonucu, sağlıklı yaşamamız için vazgeçilmez bir gereksinim olan doğanın kirlenmesi alabildiğince artmaktadır. Ne gariptir ki insanlar kendi yarattıkları bu manzara karşısında panik içinde çare arayışına girişmekte ve sonuçta faturasını ağır biçimde kendisine ve nesillerine ödetmektedir. Son gözlerde kamuoyunda radyasyon ve deterjanların doğaya dolayısıyla insan sağlığına olan zararları merak ve endişeyle tartışılmaktadır. İhmaller ve sorumsuzluklar sonucu ortaya çıktığına inandığımız çevre kirlenmesi sorunu bugünün insanlarının gelecek nesillerine bırakacağı kötü bir mirastır. Çevre kirlenmesinde rol oynayan organik ve inorganik maddelerin sağlık üzerine olan olumsuz etkileri gıdalarla ya da diğer yollardan organizmaya alınmalarıyla olmaktadır. Şimdiye kadar kurşun, civa, aspest insektisidler, plastikler vb. gibi organik ve inorganik endüstri ve tarımda kullanılan maddelerin doğa kirlenmesinde rol oynadıkları biliniyordu. Son yıllarda nükleer teknolojinin hızla yayılması, insanların şimdiye kadar korktuğu, yukarıda sözünü ettiğimiz çevre kirleticileri gölgede bırakan bir tehlikenin doğmasına yol açmıştır. Radyasyon kirlenmesi karşısında çaresizlik son Çernobil olayında bütün çarpıklığıyla ortaya çıkmıştır. Herhangi bir kaza ya da ihmal sonucu hızla kıtalararası geniş bir alana yayılabilen radyoaktif maddeler gelecek nesillerin varlığını daha şimdiden tehlikeye sokmuştur. Bu asrın başında sabun elde edilmesinde kullanılan yağların kıt bulunması, temizleyici başka maddelerin bulunması için çalışmaların başlamasına neden oldu. Hem petrolden sentetik yolla elde edilen deterjan üretilmesine başlandı. Özellikle II. Dünya Harbi sırasında Avrupa ve Amerika'da yaygın olarak kullanılan sentetik temizleyiciler bulaşıcı hastalıkalrın yayılmasının önlenmesinde ve temizlik işlerinde büyük kolaylıklar sağlamıştır. Ancak bu maddelerin rastgele üretilmesi ve çevreye yayılmasıyla 1960'lı yıllarda A.B.D gibi bazı batı ülkelerinde deterjanların doğa kirlenmesinde önemli rol oynadığı belirlenmiş ve bu konuda bir dizi önlemler alma zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Deterjanlara temizleyici özellik veren yapısındaki yüzey-aktif maddelerdir. Üreticiler çoğunlukla deterjanlar içinde pahalı olan bu maddeleri düşük oranda (%10-30) kullanmakta, onun yerine ucuz olan bentonit, kaolin, değişik tuzlar, asitler ve silikatlar gibi temizleyici özellikleri olan suda az eriyen inorganik maddeler karıştırmaktadırlar. Bir deterjanın yapısındaki biyolojik bozulmaya (biyodegredasyon) uğratmayan maddelerin oranı onun çevre kirlenmesi ve sağlığa olan zararlarının göstergesidir. Bu maddelerin su ve toprakta bozulmadan kalıp, akarsularla göl ve denizlere ulaşması buralarda yaşayan canlıları ve onlarla beslenen insanların sağlığını tehdit etmektedir. Son 25 yıl içerisinde birçok ülke deterjan üretiminde biyodegredasyonu hızlı yüzey-aktif maddeler ve katkı maddeleri kullanmaktadırlar. Yüzey-aktif maddesi Lineer alkil benzen (LAB) ve benzeri yapıda olan deterjanlar su ve toprakta daha hızlı biyodegredasyona uğradığından deterjan üretiminde öncelikle yeğ tutulmaktadır. Örneğin A.B.D 1963 yılından bu yana LAB dışında yüzey-aktif maddenin deterjanlara katılmasına izin vermemektedir. Ülkemizde üretilen deterjanlara katılan dedosil benzen (DDB) yüzey-aktif maddesi kimyasal yapısında sağlam halkalı gruplar içerdiğinden su ve toprakta bakteri ve enzimlerin etkisiyle oldukça güç çözünmekte dolayısıyla doğada giderek birikmektedir. Deterjan içerisinde bulunan yüzey-aktif madde dışında önemli oranda (%70-90) bulunan temizleyici, beyazlatıcı, yumuşatıcı, köpürtücü, parlaklık verici ya da antiseptik özellik veren katlı maddelerinin çoğu da yüzey-aktif madde gibi insan organizmasına gıdalarda ve diğer yollardan girdiklerinde dokularda iritasyon sonucu olumsuz etkilere neden olabilmektedirler. Her ne kadar bu maddelerin kanserojen etkili olduklarına ilişkin bilgi olmasa da bir çok kanser türünün dokuların sürekli iritasyonu sonucu oluşabildiği literatürlerde vardır. Çeşitli gıda maddeleriyle vücudumuza giren miktarı yapacağı zarar yönünden önemlidir. A.B.D'de bir günde insan vücuduna giren deterjan yüzey-aktif maddesinin 0.3-3 mg arasında olduğu belirtilmesine karşın ülkemizde bazı yörelerde yapılan çalışmalar içme sularında çok yüksek miktarlarda deterjan bulunduğunu ortaya koymuştur. Her ne kadar vücudumuza giren günlük deterjan miktarı bilinmese de, bunun çok yüksek düzeyde olması güçlük bir olasılıktır. Bu nedenle biyodegredasyonu en hızlı olan deterjan kullanılmasının özellikle ülkemizde önemi büyüktür. Sonuç olarak medeniyet gereği olan temizlik işlerimizde kullandığımız deterjanların vazgeçilmez yararlarının yanında çevre kirlenmesi ve özellikle sağlığımız açısından zararlarından korunabilmek için üretimlerinin kontrol altında tutulması zorunludur. Sağlık Bakanlığı tarafından sağlığa ve çevre kirlenmesine en az zararlı bileşimlerin saptanıp bu standardın dışında deterjan üretimine izin verilmemesi gerekmektedir. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||
![]()
Mesajlar: 212
|
Deterjanlara temizleyici özellik veren yapısındaki yüzey-aktif maddelerdir. Üreticiler çoğunlukla deterjanlar içinde pahalı olan bu maddeleri düşük oranda (%10-30) kullanmakta, onun yerine ucuz olan bentonit, kaolin, değişik tuzlar, asitler ve silikatlar gibi temizleyici özellikleri olan suda az eriyen inorganik maddeler karıştırmaktadırlar. Bir deterjanın yapısındaki biyolojik bozulmaya (biyodegredasyon) uğratmayan maddelerin oranı onun çevre kirlenmesi ve sağlığa olan zararlarının göstergesidir. Bu maddelerin su ve toprakta bozulmadan kalıp, akarsularla göl ve denizlere ulaşması buralarda yaşayan canlıları ve onlarla beslenen insanların sağlığını tehdit etmektedir. Son 25 yıl içerisinde birçok ülke deterjan üretiminde biyodegredasyonu hızlı yüzey-aktif maddeler ve katkı maddeleri kullanmaktadırlar. Yüzey-aktif maddesi Lineer alkil benzen (LAB) ve benzeri yapıda olan deterjanlar su ve toprakta daha hızlı biyodegredasyona uğradığından deterjan üretiminde öncelikle yeğ tutulmaktadır. Örneğin A.B.D 1963 yılından bu yana LAB dışında yüzey-aktif maddenin deterjanlara katılmasına izin vermemektedir.
Ülkemizde üretilen deterjanlara katılan dedosil benzen (DDB) yüzey-aktif maddesi kimyasal yapısında sağlam halkalı gruplar içerdiğinden su ve toprakta bakteri ve enzimlerin etkisiyle oldukça güç çözünmekte dolayısıyla doğada giderek birikmektedir. Deterjan içerisinde bulunan yüzey-aktif madde dışında önemli oranda (%70-90) bulunan temizleyici, beyazlatıcı, yumuşatıcı, köpürtücü, parlaklık verici ya da antiseptik özellik veren katlı maddelerinin çoğu da yüzey-aktif madde gibi insan organizmasına gıdalarda ve diğer yollardan girdiklerinde dokularda iritasyon sonucu olumsuz etkilere neden olabilmektedirler. Her ne kadar bu maddelerin kanserojen etkili olduklarına ilişkin bilgi olmasa da bir çok kanser türünün dokuların sürekli iritasyonu sonucu oluşabildiği literatürlerde vardır. Çeşitli gıda maddeleriyle vücudumuza giren miktarı yapacağı zarar yönünden önemlidir. A.B.D'de bir günde insan vücuduna giren deterjan yüzey-aktif maddesinin 0.3-3 mg arasında olduğu belirtilmesine karşın ülkemizde bazı yörelerde yapılan çalışmalar içme sularında çok yüksek miktarlarda deterjan bulunduğunu ortaya koymuştur. Her ne kadar vücudumuza giren günlük deterjan miktarı bilinmese de, bunun çok yüksek düzeyde olması güçlük bir olasılıktır. Bu nedenle biyodegredasyonu en hızlı olan deterjan kullanılmasının özellikle ülkemizde önemi büyüktür. Sonuç olarak medeniyet gereği olan temizlik işlerimizde kullandığımız deterjanların vazgeçilmez yararlarının yanında çevre kirlenmesi ve özellikle sağlığımız açısından zararlarından korunabilmek için üretimlerinin kontrol altında tutulması zorunludur. Sağlık Bakanlığı tarafından sağlığa ve çevre kirlenmesine en az zararlı bileşimlerin saptanıp bu standardın dışında deterjan üretimine izin verilmemesi gerekmektedir. ![]()
Çalışmaya çalışan ama
çalışmayan ve çalışmamasından çok büyük rahatsızlık duyan öğrenci. :) |
||
![]() |
![]() |
![]() |
Bookmarks |
|
Seçenekler | |
|
Her mesajin içeriginden, tamamen yazari sorumludur. Mesaj içeriklerinden dolayi Forum yöneticileri ve moderatörleri sorumlu tutulamaz. Ayrica bu site dosyalari kendi sunucusunda barindirmamaktadir ve sorumluluklari kaynaklara aittir. Hak sahibinin talebi durumunda sitemizden kaldirilacaktir. |
|
Powered by vBulletin® Version 3.8.4
Copyright ©2000 - 2011, Jelsoft Enterprises Ltd. Search Engine Friendly URLs by 3.6.0 |